Diş Sıkma (Bruksizm) Nedir? İstemsiz Diş Sıkma Nasıl Geçer?

Diş sıkma veya tıbbi adıyla bruksizm; çiğneme kaslarının yemek yeme veya konuşma gibi fonksiyonel bir amaç olmaksızın, genellikle uyku esnasında ya da yoğun stres altında istemsizce kasılması ve dişlerin kuvvetle birbirine kenetlenmesi durumudur. Bu parafonksiyonel aktivite, normal çiğneme gücünün çok üzerinde, yıkıcı bir basınç oluşturarak diş minelerinde aşınmaya, çene eklemi (TME) bozukluklarına ve kronik baş-boyun ağrılarına neden olur. Santral sinir sistemi ve stres faktörleriyle doğrudan ilişkili olan bu rahatsızlık, tedavi edilmediğinde diş kırıklarına, yüz kaslarında hipertrofiye ve yaşam kalitesini düşüren kalıcı eklem hasarlarına yol açabilen ciddi bir klinik tablodur.

Diş sıkma (bruksizm) nedir ve nasıl gerçekleşir?

Bruksizm, en yalın anlatımıyla çiğneme sistemimizin, yemek yeme veya konuşma gibi doğal görevleri dışında, istemsizce ve aşırı bir kuvvetle çalıştırılmasıdır. Normal bir günde, dişlerimiz sadece yemek yerken ve yutkunurken birbirine temas eder. Bu temas süresi toplamda sadece dakikalarla ölçülür ve uygulanan kuvvet dokulara zarar vermeyecek düzeydedir. Ancak bruksizm devreye girdiğinde işler tamamen değişir.

Bu süreçte çene kasları, normal çiğneme kuvvetinin yaklaşık iki ila üç katı kadar bir güç uygular. Üstelik bu güç, yemek yerken olduğu gibi dinamik ve değişken değil "izometrik" dediğimiz, kasın boyunun sabit kaldığı ama gerilimin zirveye çıktığı bir formdadır. Bu durumu spor salonunda çok ağır bir halteri kaldırmaya çalışıp hareket ettiremediğiniz o andaki kas gerilimine benzetebiliriz. Dişleriniz ya birbirine kenetlenip sıkılır (bu duruma 'clenching' diyoruz) ya da birbirine sürtülerek gıcırdatılır (buna da 'grinding' diyoruz). Sonuç olarak çene kemiğinden diş minelerine kadar tüm sistem, biyolojik sınırlarını zorlayan bir yük altında kalır.

Diş sıkma belirtileri nelerdir ve kendimi nasıl kontrol edebilirim?

Vücudunuz aslında size sürekli sinyaller gönderir, ancak bizler günlük koşturmaca içinde bu sinyalleri genellikle göz ardı ederiz veya başka sebeplere bağlarız. Eğer diş sıkıp sıkmadığınızdan emin değilseniz, sabah uyandığınızda veya gün içinde kendinizde şu belirtilerin olup olmadığını kontrol etmelisiniz.

En sık karşılaştığımız diş sıkma belirtileri şunlardır:

  • Sabah yorgunluğu
  • Şakak ağrısı
  • Çene kilitlenmesi
  • Diş hassasiyeti
  • Yüz asimetrisi
  • Boyun ağrısı
  • Kulak çınlaması
  • Diş kırıkları

Bu belirtiler arasında özellikle sabahları yanaklarda hissedilen o kaba et yorgunluğu çok karakteristiktir. Sanki bütün gece sakız çiğnemişsiniz gibi bir hisle uyanırsınız. Ağız içine baktığımızda ise dişlerinizin kenetlenme hizasında, yanaklarınızın iç kısmında beyaz bir çizgi (linea alba) görürüz. Bu gece boyunca yanaklarınızı dişlerinizin arasına vakumladığınızın veya ısırdığınızın en net kanıtıdır.

Estetik olarak da aynaya baktığınızda yüzünüzde değişimler fark edebilirsiniz. Sürekli ve aşırı çalışan masseter kası (yanakların alt kısmındaki büyük çiğneme kası), tıpkı vücut geliştiren bir sporcunun kol kasları gibi zamanla hacim kazanır ve büyür. Bu durum "masseter hipertrofisi" olarak adlandırılır ve yüzünüzün alt kısmının genişlemesine, yüz hatlarınızın sertleşmesine ve daha kare bir görünüm almanıza neden olur.

Neden diş sıkıyorum ve tetikleyici faktörler nelerdir?

"Neden ben?" sorusunu klinikte çok sık duyarım. Bu sorunun cevabı ne yazık ki tek bir maddeye indirgenemez çünkü bruksizm çok faktörlü bir durumdur. Ancak listenin en tepesinde tartışmasız bir şekilde "stres" ve "psikososyal faktörler" yer alır. Modern şehir hayatının getirdiği yükler, iş kaygısı, bastırılmış öfke, mükemmeliyetçi kişilik yapısı ve hatta trafik stresi bile gece dişlerinizi sıkmanız için yeterli bir sebeptir. Özellikle pandemi süreci ve sonrasında değişen yaşam koşullarıyla birlikte toplumda diş sıkma oranlarının ciddi şekilde arttığını, bazı vakalarda üç katına çıktığını gözlemliyoruz.

Bununla birlikte kullandığınız bazı ilaçlar ve yaşam tarzı alışkanlıklarınız da merkezi sinir sistemini uyararak bu durumu tetikleyebilir.

Diş sıkmayı tetikleyen başlıca faktörler şunlardır:

  • Stres
  • Anksiyete
  • Sigara
  • Alkol
  • Kafein
  • Antidepresanlar
  • Uyku apnesi
  • Horlama

Özellikle sigara kullanımı, nikotinin uyarıcı etkisi nedeniyle diş sıkma riskini içmeyenlere göre yaklaşık 5 kat artırır. Benzer şekilde SSRI grubu bazı antidepresanların kullanımı, beyindeki kimyasal dengeyi (dopamin-serotonin) etkileyerek yan etki olarak bruksizme yol açabilir. Uyku apnesi gibi solunum bozukluklarında ise vücut, nefes almak için verdiği mücadele sırasında çene kaslarını kasar. Yani sorun bazen sadece dişlerinizde değil genel sağlığınızın bir yansıması olarak çenenizde ortaya çıkar.

Bu durum gece uykuda mı yoksa gündüz uyanıkken mi daha tehlikelidir?

Bruksizm, ortaya çıktığı zamana göre "Uyanıklık Bruksizmi" ve "Uyku Bruksizmi" olarak ikiye ayrılır ve her ikisinin de mekanizması farklıdır. Bu ayrımı yapmak, doğru tedaviyi planlamamız için kritiktir.

Uyanıklık bruksizmi, genellikle kişi farkında olmadan gerçekleşir. Bilgisayar başında yoğun bir işe odaklandığınızda, trafikte araç kullanırken veya stresli bir telefon görüşmesi yaparken dişlerinizi kenetlediğinizi fark edebilirsiniz. Bu tipte genellikle sesli gıcırdatma olmaz, daha çok statik bir "sıkma" hareketi ön plandadır ve gün içinde çene bölgesinde yayılan bir ağrı hissedilir.

Uyku bruksizmi ise çok daha karmaşık ve kontrol edilemez bir nörofizyolojik süreçtir. Uyku sırasında beyninizde ve vücudunuzda "mikro-uyarılma" (micro-arousal) dediğimiz kısa süreli ataklar yaşanır. Kişi uyanmasa da kalp ritmi hızlanır, beyin dalgaları değişir ve sempatik sinir sistemi (vücudun alarm mekanizması) devreye girer. İşte tam bu anda, çene kaslarına güçlü bir "kasıl" emri gider. Bu iradeniz dışında gerçekleşen ve genellikle eşlerin duyduğu gıcırdatma sesiyle fark edilen bir durumdur. Gece yapılan bu sıkma hareketi, bilinciniz kapalı olduğu için kontrol edilemez ve uygulanan kuvvet gündüze göre çok daha yıkıcı olabilir.

Tedavi edilmezse diş sıkmanın zararları nelerdir?

Hastalarımız bazen "Zaten alıştım, bir şey olmaz" diye düşünebilirler ancak bruksizm, tedavi edilmediğinde çiğneme sisteminde geri dönüşü zor hasarlara yol açan ilerleyici bir süreçtir. İlk hasarı genellikle dişlerde görürüz. Dişlerin tepe noktalarındaki mine dokusu aşınarak düzleşir, diş boyları kısalır ve alttaki sarı dentin tabakası açığa çıkar. Bu da hem estetik bozulmaya hem de sıcak-soğuk hassasiyetine neden olur. Ayrıca dişlerin diş etiyle birleştiği boyun bölgelerinde, "abfraksiyon" dediğimiz kama şeklinde kopmalar meydana gelir.

Ancak en büyük tehlike, dişlerden ziyade Çene Eklemi (Temporomandibular Eklem - TME) üzerindedir.

Uzun süreli diş sıkmanın olası sonuçları şunlardır:

  • Diş aşınması
  • Mine çatlakları
  • Dolgu kırıkları
  • Diş eti çekilmesi
  • Eklem dejenerasyonu
  • Disk kayması
  • Kısıtlı ağız açıklığı
  • Kronik baş ağrısı

Çene eklemi, vücudun en karmaşık çalışan mekanizmalarından biridir. Gece boyu süren aşırı basınç, eklem içindeki yastıkçık görevi gören diskin yerinden kaymasına neden olabilir. Bu durumda yemek yerken kulak önünden "klik" veya "kıtlama" sesleri gelmeye başlar. İleri evrelerde bu durum çenenin kilitlenmesine ve ağzın tam açılamamasına kadar gidebilir. Ayrıca çene kaslarındaki kronik spazm, boyun ve sırt kaslarını da etkileyerek duruş bozukluklarına ve geçmeyen migren benzeri baş ağrılarına zemin hazırlar.

Gece plağı (oklüzal splint) gerçekten işe yarıyor mu?

Diş sıkma tedavisinde en sık başvurduğumuz ve etkinliği kanıtlanmış yöntemlerin başında oklüzal splintler, yani halk arasındaki adıyla gece plakları gelir. Ancak burada çok önemli bir ayrım yapmamız gerekiyor. Bahsettiğimiz plaklar, eczaneden alıp sıcak suda yumuşattığınız veya internetten sipariş ettiğiniz yumuşak, silikon koruyucular değildir. Hatta yumuşak plaklar, çoğu zaman durumu daha da kötüleştirir; çünkü ağzınızda yumuşak bir madde olduğunda beyin bunu "çiğnenecek bir gıda" olarak algılar ve sakız çiğner gibi daha çok sıkmanıza neden olabilir.

Bizim tedavide kullandığımız splintler, kişiye özel ölçülerle laboratuvarda hazırlanan, sert akrilikten yapılmış, diş hekimi tarafından milimetrik olarak uyarlanan biyomekanik apareylerdir.

Bu profesyonel plakların sağladığı faydalar şunlardır:

  • Dişleri koruma
  • Kası gevşetme
  • Eklemi rahatlatma
  • Ağrıyı azaltma

Splint tedavisinin asıl amacı sadece dişlerin birbirine sürtünmesini engellemek değildir. Asıl hedefimiz, "deprogramming" dediğimiz süreçtir. Yani dişlerinizin birbirine temasını keserek, beynin kaslara gönderdiği "sık" emrini unutturmaya ve kas hafızasını silmeye çalışırız. Splint, çeneyi ideal bir konuma getirerek kasların uzamasını ve gevşemesini sağlar. Özellikle "stabilizasyon splinti" dediğimiz tasarımlar, düzenli kullanıldığında masseter kasındaki aktiviteyi ciddi oranda düşürür. Eklem sorunu olan hastalarda ise çene eklemini (kondil) yerine oturtmak için daha farklı tasarımlar kullanırız.

Diş sıkma botoksu (Masseter Botoks) kesin çözüm mü?

Son yıllarda teknolojinin ve tıbbi bilgimizin gelişmesiyle birlikte diş sıkma tedavisinde elimizdeki en güçlü silahlardan biri Botulinum Toksini, yani botoks uygulamaları oldu. Eskiden sadece estetik amaçlı bilinen bu uygulama, artık diş hekimliğinde tedavi protokollerinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Botoks, sinir uçlarından kaslara giden "kasıl" sinyalini geçici olarak bloke ederek çalışır.

Burada amacımız kası tamamen felç etmek veya fonksiyonunu bitirmek değildir. Hedefimiz, kasın ürettiği o yıkıcı, 2-3 katına çıkmış patolojik kuvveti, "fizyolojik" yani normal sınırlara geri çekmektir. Yapılan bilimsel çalışmalar ve özellikle biyomekanik analizler, botoksun eklem sağlığı üzerindeki koruyucu etkisini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Botoks uygulamasının avantajları şunlardır:

  • Kas kuvvetini azaltma
  • Eklem stresini düşürme
  • Yüzü inceltme
  • Dişleri koruma

Özellikle masseter kasına (yanak) ve gerektiğinde temporal kasa (şakak) yapılan kombine uygulamalar, çene eklemi üzerindeki yükü %25 ile %40 oranında azaltabilir. Bu eklem diskinin ve kemik yapıların korunması için muazzam bir orandır. İşlem sadece birkaç dakika sürer ve etkisi yaklaşık 4 ila 6 ay devam eder. Bu süre zarfında kaslar "dinlenme" fırsatı bulur, kas hafızası zayıflar ve aşırı büyümüş kas hacmi küçülerek yüz daha ince, estetik bir görünüme kavuşur. Botoks, özellikle plak kullanamayan veya plağa rağmen ağrıları devam eden hastalarımız için mükemmel bir seçenektir.

Evde ne yapabilirim ve nelere dikkat etmeliyim?

Tedavi süreci her zaman klinikte başlar ama evde devam eder. Bruksizmin kökeninde stres ve sinir sistemi disregülasyonu olduğu için, yaşam tarzınızda yapacağınız küçük değişiklikler tedavinin başarısını büyük ölçüde etkiler. Bütüncül bir yaklaşım benimsemek, sadece dişlerinizi değil genel yaşam kalitenizi de koruyacaktır.

İlk olarak "farkındalık" çok önemlidir. Gün içinde kendinizi sık sık kontrol edin. Dudaklarınız kapalı olsa bile dişlerinizin birbirine değmemesi gerekir. "Dudaklar kapalı, dişler aralık" prensibini kendinize hatırlatın.

Evde uygulayabileceğiniz basit önlemler şunlardır:

  • Kafeini azaltmak
  • Alkolü sınırlamak
  • Sakız çiğnememek
  • Sıcak havlu uygulamak
  • Masaj yapmak
  • Yastık seçimi
  • Uyku hijyeni
  • D vitamini takviyesi

Beslenme alışkanlıklarınızda, özellikle akşam saatlerinde kafein ve alkol tüketimini sınırlamak, sinir sisteminizin sakinleşmesine yardımcı olur. Sakız çiğnemek veya kalem ısırmak gibi alışkanlıklar, zaten yorgun olan çene kaslarınıza ekstra mesai yaptıracağı için bunlardan kesinlikle kaçınmalısınız. Ayrıca son dönemdeki bilimsel veriler, D vitamini eksikliğinin ve yetersiz kalsiyum alımının uyku bruksizmi ile ilişkili olabileceğini gösteriyor; bu nedenle kan değerlerinizi kontrol ettirmenizde fayda var.

Uyku hijyenine dikkat etmek, yatak odasının karanlık ve sessiz olmasını sağlamak, yatmadan önce mavi ışık (telefon) maruziyetini kesmek, uyku kalitenizi artırarak diş sıkma ataklarını hafifletebilir. Ağrılı dönemlerde çene bölgenize nemli sıcak havlu ile kompres yapmak ve nazikçe masaj uygulamak da kaslardaki kan dolaşımını artırarak rahatlama sağlar.

WHATSAPP
Randevu Talebi